7 Kasım 2012 Çarşamba

EBEGÜMECİ

Küçük yapraklı ebegümeci (Malva Vulgaris), çit,yol ve eski duvar kıyılarında, harabeliklerde, ama yalnızca insanların yaşadıkları yerlerin çok yakınlarında yetişir. Büyük yapraklı ebegümeci (Malva Grandfolia) ve öteki değişik cinsleri genellikle çiçek ve sebze bahçelerinde yetişir. Anadolu’da 8 Malva türü yetişmekte olup, bunların çiçek ve yaprakları bir ayrım yapılmaksızın “Ebegümeci” olarak kullanılmaktadır. Bu bitkilerin hepsi de yapraklarında, çiçeklerinde ve saplarında (bamyada olduğu gibi) bir sümüksel madde içerirler. Küçük yapraklı bitkinin uzun saplarının ucundaki yapraklar yuvarlak ve çentiklidir. Açık pembeden eflatun rengine kadar değişebilen renkte çiçek açarlar.Bir de yuvarlak meyvesi vardır. Çiçekleri, yaprakları ve sapları, Haziran’dan Eylül’e kadar toplanabilir. Bitki, kurutulduğunda özelliklerinin bir bölümünü yitireceği için, elden geldiğince taze kullanılması gerekir. Ama kurutulmuş bitki yine de kullanılabilir.
Ebegümeci çayı özellikle mukoza iltihaplarında, gastrit, mesane iltihabı, mide ve bağırsak mukoza iltihabında ve ağız boşluğu iltihabında olduğu kadar, mide ve bağırsak ülserinde de başarıyla kullanılabilir. Ama bu son iki hastalık için, arpa ile karışık bir çorba hazırlamak gerekmektedir. Önce arpa kaynatılır ve soğuduktan sonra bitki yaprakları eklenir. Ayrıca, akciğer balgamlanmalarında, bronşiyal nezlede, öksürük ve aşırı ses kısıklığında özellikle önerilir. Gırtlak ve bademcik iltihabı ve ağız kuruluğunda da başarıyla kullanılabilir. Bitki, sümüksel özelliğinin yitirilmemesi için, geceden soğuk suya koyularak demlenmelidir. Günlük kullanım için 2 veya 3 bardak ılıklaştırıp, gün boyunca yudumlanarak içilmelidir. Nefes darlığına yol açan akciğer amfizemi bile ebegümeci çayı ile iyileştirilebilir. Bu durumda, günde en az 3 bardak çay içilmeli ve süzüldükten sonra geriye kalan yapraklar iyice ısıtılarak bronşların ve akciğerin üstüne geceleyin kompres olarak uygulanmalıdır. Oldukça ender görülen gözyaşı azlığı durumunda da, gözlere ebegümeci banyosu ve kompresi uygulandığında, çok iyi sonuçlar alınabilir. Kaşınan ve yanan yüz alerjilerinde de, yüzü ılık ebegümeci çayı ile yıkamak rahatlatıcıdır. Ebegümeci dıştan, kırıklardan veya damar iltihaplarından kaynaklanan yaralarda, çıbanlarda, şiş ayak ve ellerde kullanılır. Kaşınan ve yanan deri alerjilerinde yapılan ebegümeci çayı yıkamaları çok rahatlatıcıdır. Bu durumlarda, ayak ve el banyoları yapılmalıdır. Bu banyolarda çok iyi sonuçlar alındığını söyleyebilirim (M.Treben). Özellikle kırık ayak kemiklerinde, yük taşımak zorunda kalan ayağın şişmesi halinde, ebegümeci harikalar yaratır. Bir keresinde, komşum (Ref1: M.Treben) olan bir hanım ayak kemiğini kırmıştı. Sürekli problem yaratan bu kırık yüzünden, bir süre sonra yeniden hastaneye yatmak zorunda kalmıştı. Hastaneden çıktığında rastladım ona (M.Treben). Sakat ayağı dizkapağına kadar şişmiş ve baston kullandığı halde güçlükle yürüyebiliyordu. İşte o zaman onunla ebegümeci topladık (M.Treben) ve ertesi gün ayak banyolarına başladı. Bir hafta sonra bastonsuz yürümeye başladı. Sağ el bileği kırılmış başka bir kadında da aynı olayı yaşadım (Ref1: M.Treben). Bu ev kadını da, sağ elini kullanmakta zorluk çekiyordu. Sakat el, geceleri ağrıyor ve sık sık şişiyordu. Ona da ebegümeci kullanmasını önerdim (M.Treben) ve kısa sürede başarılı bir sonuca ulaşıldı. Açık yaralı şiş bir bacak, kişi ne kadar yaşlı olursa olsun, uzun süre bekletilmemelidir. Burada da ebegümeci banyoları, sinirli ot ile birlikte yardımcı olacaktır. Sinirliot, iyice yıkanıp hafifçe ezildikten sonra yaranın üstüne yatırılmalıdır. Yara, 10 veya 15 yıldır kapanmamış olsa bile, en geç bir kaç gün içinde kapanacak ve bir daha da açılmayacaktır. Eğer böyle bir yara yüzünden acı çekiyorsanız, mutlaka dar yapraklı sinirliotu kullanınız. Yaranın ne kadar çabuk kapandığını görerek şaşıracaksınız ve bu satırları okurken, sakın Bayan Treben abartıyor diye düşünmeyiniz! Söylediklerimde ısrar ediyorum, çünkü onların gerçek olduğunu biliyorum. (Referans1: M.Treben) Şimdi, kulağa mucize gibi gelebilecek, ama gerçeklere dayanan bir öykü anlatmak istiyorum (M.Treben). Bu küçücük bitkinin şifalı gücüne şaşmamak elde değil. Bir gün Linz’deki Tiyatro Gazinosunda yalnız başıma yemek yiyordum (M.Treben). Yanıma oturan bir kadınla konuşmaya başladık ve bu arada eşinin sağlığı hakkındaki üzüntülerini de öğrenmiş oldum: Adam sık sık hastaneye gitmek zorundaymış ve son günlerde sesini de yitirmiş. Doktorlar, sorularına hep kaçamak yanıt verdikleri için hastalığın gırtlak kanseri olduğundan kuşkulanmaya başlamış. “Cesaretinizi yitirmeyiniz, şifalı bitkileri deneyiniz. Nasıl olsa, gırtlak iltihaplanmalarını iyileştiren ebegümecimiz var. Eşinize gün boyunca sık sık gargara yaptırın ve geceleyin de, geri kalmış olan posayı arpa unuyla karıştırarak, sıcak kompres olarak uygulayınız.” dedim (M.Treben) ona. Tam bir hafta sonra beni (M.Treben) aradı: “Bir koruyucu melek beni masanıza yöneltmiş olmalı. Kocam kendini çok daha iyi hissediyor. her şeyi söylediğiniz gibi yaptık. Doktor olan kızıma telefon ederek, babasını hastaneden çıkaracağımı ve şifalı bitkilerle tedavi etmeye çalışacağımı söyledim. Eğer bu seni rahatlatacaksa, yapabilirsin anne, dedi. Ayrıca, konuştuğumuz doktorumuz da, prensip olarak şifalı bitkilere karşı olmadığını söyledi. Ben de kocamı eve çıkardım. Sık sık gargara yapıyor ve ben de bir yandan boğazına kompresler yapıyorum. Bir kaç günden beri yine konuşabiliyor.” Bir hafta sonra ikinci bir telefon daha geldi:”Kocamın durumu çok iyi ve kısa zamanda yeniden çalışmaya başlamayı düşünüyor. Size yalnızca kocamı tedavi eden doktorun sözlerini yinelemek istiyorum: “Bu kadın (Bayan Treben) bir altın madalya hak etmiş doğrusu”. Yani, bizim kendi halindeki ebegümecimiz yalnızca gırtlak iltihabını iyileştirmekle kalmayıp, tehlikeli gırtlak hastalıklarında da başarı sağlayabiliyor. Bu tür olaylarda, gün boyunca kullanılmak üzere, iki buçuk litre suya geceden bitki eklenerek demlenmeye bırakılır (Bir bardak suya, yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış taze bitki) ve ertesi gün hafifçe ısıtılarak bir termosa doldurulur. Gün boyunca, yudumlanarak 4 bardak çay içilir ve gerisiyle de derin gargaralar yapılır. Hastayı sinirli kılan, gırtlak, ağız boşluğu ve burun kuruluklarında da gün boyunca elden geldiğince sık gargara yapılmalıdır. Özellikle kırsal kesimdeki evlerin çevresinde yetişen ebegümeci, günümüzde azalmaya yüz tutmuştur. Evleri çamur ve rutubetten korumak ve de güzel bir görünüm kazandırmak amacıyla, çevrelerine beton dökülmektedir. Böylece, bitkinin yaşam alanı daraltılmaktadır. Varlığı için Tanrı’ya edeceğimiz teşekkürlerin hiçbir zaman yeterli olamayacağı, insanlığın bu büyük yardımcısı, ne yazık ki, böylece her geçen gün azalmaktadır. Kullanım Biçimleri: Çay Hazırlamak: Yalnızca soğuk suda demlendirilmelidir. Yarım tatlı kaşığı bitki (ince kıyılarak kurutulmuş), orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya akşamdan eklenir, sabahleyin süzülür ve ılıklaştırılır. Ayak ve El Banyoları: Iki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki, 4-5 litre soğuk suya akşamdan eklenir, ertesi gün, elin veya ayağın dayanabileceği kadar ısıtılır ve süzülür. Banyo süresi 20 dakikadır. Banyo suyu, yeniden ısıtılarak iki kere daha kullanılabilir. Bitki Kompresi: Çay süzüldükten sonra artan posalar biraz suyun içinde ısıtılır, arpa unu ile lapa haline getirilir ve bir bezin üstüne yayılarak, sıcak sıcak uygulanır. Kompresin sıcaklığını yitirmemesi gerekir. Kompres süresi isteğe göre düzenlenebilir. EBEGÜMECİ YEMEĞİ ½ kilo ebegümeci 1 çorba kaşığı tereyağı 1 iri soğan 100 gram kıyma 1 çorba kaşığı salça 2 su bardağı su 2 çorba kaşığı pirinç 4 diş sarmısak ¼ su bardağı limon suyu 1 tatlı kaşığı tuz ½ demet nane Yapılışı: Ebegümecilerini ayıklayıp yıkadıktan sonra doğrayın. Yağda soğanı ve kıymayı kavurun. Ebegümecileri ilave edin, karıştırdıktan ve biraz kavurduktan sonra suyu ilave edin. Ebegümeciler yumuşayınca yıkanmış pirinçleri üzerine serpin. Pirinçler de pişince sarımsakları tuzla ezip, limon suyu ile yemeğe ilave edin, iki taşım kaynatıp, ateşten alın. Afiyet olsun.

Propolis Nedir Ve Faydaları Nelerdir

Propolis, bitkilerin filiz ve tomurcuklarında ve ağaçlarda oluşur. Sıcakta yumuşar, soğukta katılaşır, erime noktası balmumunun altındadır. Sarı, gri, kahverengi ve kırmızı renkte olabilir. Sıcak havalarda eriyerek yapışkan bir hal alır. Arılar propolisi gerektiğinde toplar ve çok çeşitli sebeplerde kullanmak için kovana taşırlar. Propolisi taşımak için polen sepetlerini kullanırlar. Yapışkan bir madde olması nedeniyle toplanması ve boşaltılması oldukça zordur. Propolis toplayan arı yükünü evci arıya yaklaşık 30 dakikada aktarabilir. Arı propolisi depo etmez, ihtiyaç duyuldukça toplanır. Bilimsel araştırmalar ve teknoloji arıların dünyasında birçok farklı yerde kullanılan bu maddenin insanlar için de çok önemli olduğunu ortaya çıkarmış ve dünya çapında propolisin adının “Doğadaki En Güçlü Antibiyotik” olarak yaygınlaşmasını sağlamıştır. Şimdi bu araştırmalardan ortaya çıkan sonuçlara bir göz atalım. İşçi arıların bir işi olan kovan temizliği çok önemlidir çünkü temizlik kovan sağlığı açısından çok önemlidir. Bu yaştaki arılar, hücrelerden yeni çıkan arıların geride bıraktıkları parçaları, işi biten petek kapakçıklarını, kovan içinde ölmüş olan arıların cesetlerini ve buna benzer pek çok yabancı maddeyi kovanın çıkışına sürükler ve metrelerce uçarak kovandan uzağa atarlar. Ancak eğer kovan içinde bulunan şey taşıyamayacakları kadar büyükse bunu "propolis" adı verilen bir madde ile kaplarlar. Arılar propolisi bazı ağaçların yapışkan tomurcuklarından alt çeneleri yardımıyla kemirdikleri reçineye ağız salgılarını ekleyerek üretir. Daha sonra arka ayaklarındaki özel keselere yerleştirerek kovana taşırlar. Arı reçinası da denen propolisin özelliği içinde bakteri barınamamasıdır. Arılar propolisin antibakteriyel özelliğinden çok isabetli bir şekilde yararlanırlar. Kovan içinde öldürdükleri ve dışarı taşıyamayacakları kadar büyük olan böcekleri propolisle kaplayarak bir nevi mumyalama işlemi yaparlar. Son cümle dikkatle üzerinde düşünülerek okunduğunda şaşırtıcı ayrıntılar taşıdığı görülecektir. Bu ayrıntıların tam anlaşılması için arıların propolosi kullanma şeklini ve yaptıkları işlemleri sırasıyla düşünelim. Öncelikle arılar bir canlı öldüğünde bedeninde bozulmaların olacağını ve ortaya çıkan maddelerin kovandaki canlılara zarar verebileceğini bilmektedirler. Ayrıca bu bozulmayı engellemek için ölen canlının özel bir kimyasal işleme tabi tutulması gerektiğinin de farkındadırlar. Mumyalama işlemi için de bakteri barındırmama özelliğine sahip bir madde olan propolisi kullanmaktadırlar.
Propolisin Çok Yönlü Kullanımı Arı reçinesinin (propolisin) diğer bir kullanım yeri ise kovan inşaatıdır. Arılar kovandaki çatlak ve delikleri bu maddeyle sıvarlar. Ayrıca sıcaklığın çok yüksek olduğu bazı volkanik arazilerde (İtalya'nın güneyindeki Salerno arazileri gibi) peteklerin erimemesi için, petek hammaddesi olan balmumuna reçine ekleyerek balmumunun dayanıklılığını artırdıkları da gözlenmiştir. Kovan içinde değişik alanlarda kullanılan propolisin toplanması ve taşınması gibi konularda arılar arasında tam anlamıyla bir işbölümü vardır. Propolis taşıyan arının kovana dönüşü polen taşıyan bir arınınkinden farklıdır. Polen taşıyıcısı yükünü koymak için boş bir hücre arar. Propolis taşıyıcısı ise hemen bu maddeye ihtiyaç duyulan inşaat alanına gider ve topladığı maddeyi diğer arılara gösterir. İşçiler propolise ihtiyaç duyduklarında, taşıyıcının yanına giderler ve gereken miktarda maddeyi torbanın içinden alırlar. Hemen balmumu ile karıştırarak yapışkan bir tutkal haline getirirler ve inşaat işlemlerinde kullanırlar. Burada dikkat çekici olan nokta propolis taşıyıcısı arının inşaat işine karışmaması ve bu işle uğraşan arkadaşlarının yükünü almalarını beklemesidir.Arı kolonilerindeki her üyenin belli bir işi vardır. Herkes kendi göreviyle ilgilenir, sadece bir iş aksadığında diğer arılar aksayan işlere destek olur. Bu nedenle arı reçineyi hem toplayıp hem yamamakla veya mumyalamakla, hem de mumyaladığını dışarı taşımakla uğraşmaz. Kovandaki işçi arıların tümü bu işlerin her birini yapabilecek yeteneklere sahip olsalar da, sadece kendi işlerini en iyi şekilde yapıp, diğer işleri o konuda görevlendirilmiş arkadaşlarına bırakırlar. Bilimsel araştırmalar ve teknoloji arıların dünyasında birçok farklı yerde kullanılan bu maddenin insanlar için de çok önemli olduğunu ortaya çıkarmış ve dünya çapında propolisin adının “Doğadaki En Güçlü Antibiyotik” olarak yaygınlaşmasını sağlamıştır

ARI sÜtÜ ile saĞlikli ve uzun yaŞayin!

Arı sütü, 5-15 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir maddedir. Jel halinde akıcı kıvamda, kremsi-beyaz renktedir. Tadı ekşi ve kokusu keskin fenolik yapıdadır. Yoğunluğu 1.1 g/cm³ olup kısmen suda çözünebilmektedir. Memeli hayvanların memesinde oluşan süt ile ilgisi olmadığı halde yavru beslenmesinde kullanılması ve süte benzeyen görünümü sebebiyle Türkçe'de süt olarak adlandırılmakta diğer dillerde ise kraliyete ait jel (İng: Royal jelly) olarak adlandırılmaktadır. Arı sütü ana arının besini olup, besin değeri oldukça yüksektir. Ana arı ve işçi arılar yumurtadan çıktıklarında aynı genetik yapıya sahip olmalarına rağmen, larva döneminde farklı oranda ve sürede arı sütüyle beslenmeleri yapılarının farklılaşmasına neden olmaktadır. Sadece 6 günlük bu farklı beslenme sonucunda ana arı hastalıklara direnç kazanmakta, günde kendi ağırlığının iki katı kadar (1500-3000) yumurta üretebilmekte ve 6 yıl kadar yaşamaktadır. Diğer işçi arılar ise kolay hastalanırlar, dişi oldukları halde yumurta bırakamazlar ve sadece 2 ay yaşarlar. İki birey arasındaki bu derece farklılaşma sadece arı sütü ile beslenmelerinden kaynaklanmaktadır. Arı sütü; yaklaşık %66 su, %14.5 karbonhidrat, %4.5 lipid, %13 aminoasit, B grubu vitaminlerinin tümüne ek olarak A, D, C, E vitaminleri, biyolojik aktif maddeler, önemli bazı mineral maddeler ve bir miktar da tespit edilemeyen maddeler içerir. Ayrıca 10 temel amino asitten (esansiyel) sekizini de (metionin, lösin, lizin, valin, fenil-alanin, treonin, triptofan, izolösin) doğal hormon ve enzimleriyle içermektedir. Metabolizma için çok önemli olan panteik asit (pantheic acid), asetilkolin (acetylcholine), protein, bağışıklık sistemini güçlendiren bir yağ asidi olan 10-HDA (10-Hydroxy-2 Decanoic Acid), sepanin asit (sepanine acid), hastalıkların iyileşme döneminden sonra sindirimi düzenlemek ve iştahı açmak için çok ideal olan oleik asit (oleic acid) içerir.
ARI sÜtÜ ile saĞlikli ve uzun yaŞayin! Arı sütünün, bebek-çocuk-erkek-kadın-yaşlı yaşamlarında... Gebelikte; doğum öncesi ve sonrası süreçte ve anne karnından itibaren gelişme çağındaki çocuklarımıza pek çok yararları vardır. Zihinsel gelişim ve büyümede çok etkindir. Hastalıkla savaşanlar için çok önemli bir destektir. Kanserle ve ağır hastalıklarla mücadelede propolis ile birlikte en çok başvurulan ürünlerden biridir. Sporcular ve egzersiz yapanlar için vazgeçilmez gıda ve doğal dopingdir. Çocuk sahibi olmak isteyenler, iş ve yaşamlarında performans, zindelik ve verimliliği artırmak isteyenler, uzun ve sağlıklı yaşam arzulayanlar, saç dökülmesi, sırt ağrısı, sivilce gibi problemleri olanlar gibi her kesimden kullanıcıların gördükleri çeşitli önemli yararlardan bazıları şunlardır: ■Genel Performansı artırır. ■A, D, E, K, H ve B-Kompleks (9 tane B Vitamini çeşidinin hepsini) Vitaminlerini içerir. C vitamini ise eser miktardadır. ■İnsan metabolizmasına çok yönlü ve olumlu tesiri olan HDA-10 içerir. ■22 farklı esansiyel aminoasit içerir. Özellikle büyüme çağında olanlar, sporcular, performanslı yaşam sürmek isteyenler için önemli bir katkıdır. ■Hastalıklara karşı direnci artırıcıdır. Kansere karşı koruyucu antioksidan özelliğe sahiptir. ■Kanserle savaşımda çok önemli bir destektir. ■Kalp-Damar Sistemini güçlendirir. Cerrahi müdahale geçirmiş olanlar ile kalp hastalıklarından dolayı tedavi görenlere küçük dozlar kullanmaları şartıyla tavsiye edilir. ■Damarları açar, damar tıkanıklığını önler. ■Hipertansiyona faydalıdır. Hipertansiyonu olanlar ilk kullanmalarında küçük dozlarla başlayıp tedricen ideal miktarlara artırırlar. ■Hafızayı güçlendirir. Unutkanlığı giderir. ■Alzheimer ile mücadelede etkin bir destektir. ■Bağışıklık sistemini güçlendirir. ■Diyabetlere: Arı sütünün, B3, niasin ve biyotin içermesi, kandaki şeker seviyesinin kontrolüne yardımcı olur. ■Doğal ve güçlü antidepresandır. ■Hücrelerin yenilenmesini hızlandırır ve tetikler, böylece yaşamın tazelenmesini getirir. ■Deri problemlerini gidericidir. Teni güçlendirir ve görünümünü taze tutar. ■Dengeleyicidir; hareketli ve performanslı yaşama ve egzersize metabolik motivasyon sağlar. ■ Anne karnından büyüme çağına zihinsel gelişime önemli katkı sağlar. ■ Zindelik vericidir. ■Yoğun antibiyotik kullanıcılarını destekleyici besin olarak takviye eder. ■Hastalara rahatlatıcı etki verir. ■Sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır ve hızlandırır. Kabızlığı önler. Reflü ve ülser rahatsızlıklarında rahatlatıcı etkisi vardır. ■Alerjilere: içerdiği aminoasitlerden glutamik asit alerjik insanları rahatlatıyor. ■Fizik kondisyonu artırır ve korur. ■Uzun süreli idmanlar için önemli bir destektir. ■Antibakteriyaldir. ■Sperm sayı ve kalitesinin artışının sağlar, böylece çocuk sahibi olmayı kolaylaştırır. ■Uyku düzensizliğini giderir. ■Adale ve kas arızalarının giderilmesine katkı sağlar. ■Kollestrol seviyesini kontrol altında tutar. ■Kemoterapi ve Radyoterapinin güçlü yan etkilerine karşı beden direncini artırır. ■Tanımlanamayan, taklidi yapılamayan ancak olumlu olağanüstü etkileri gözlenen bazı içeriklere sahiptir. ■Sırt Ağrısı: Siyatik, lumbago ve disk rahatsızlıklarına faydalı. Çünkü kasları gevşetiyor, yorgunluğu azaltıyor ve kişinin kendini daha zinde hissetmesini sağlıyor. ■Sporcuların ayak ağrılarına çözüm: Özellikle uzun süren antrenmanlardan sonra ayaklarda özellikle tenlerde yaşanan, tahriş veya deri hastalıklarına iyi gelir. İçinde bulunan echinacea ve hydroxydecanoic asitin bu tür sorunlara çok iyi geldiği araştırmalar ışığında tespit edilmiş. ■Akne ve Sivilceler: İçinde bulunan sülfür, fosfor, biyotin, B vitamini, yine içeriğindeki diğer enzimlerle birlikte, hormonlarda düzelmeyi sağlıyor ve sivilcelerden kurtulmak kolaylaşıyor. Tamamen doğadan yararlanarak iyileşmek isteyenler için ideal. ■Saç dökülmesi: kullanılan şampuana yüzde 3-5 oranında katılıp düzenli ve günlük kullanımında saç dökülmesini yüzde 80 oranında azalttığı gözlenmiştir. ■Ten güzelliği: Ağız yoluyla tüketildiğinde de ten sağlığına faydalı olan Arı sütü bulunduğu ortamı kurumaktan koruyup nemli tuttuğundan vücut şampuanına katılacak yüzde 1-2 oranında arı sütüyle nemli ve parlak bir cilde sahip olunur. Arı sütünün yararlarıyla ilgili sıralama tanıklıklar bölümünün altından devam etmektedir.
Arı sütünün, bebek-çocuk-erkek-kadın-yaşlı yaşamlarında... Gebelikte; doğum öncesi ve sonrası süreçte ve anne karnından itibaren gelişme çağındaki çocuklarımıza pek çok yararları vardır. Zihinsel gelişim ve büyümede çok etkindir. Hastalıkla savaşanlar için çok önemli bir destektir. Kanserle ve ağır hastalıklarla mücadelede propolis ile birlikte en çok başvurulan ürünlerden biridir. Sporcular ve egzersiz yapanlar için vazgeçilmez gıda ve doğal dopingdir. Çocuk sahibi olmak isteyenler, iş ve yaşamlarında performans, zindelik ve verimliliği artırmak isteyenler, uzun ve sağlıklı yaşam arzulayanlar, saç dökülmesi, sırt ağrısı, sivilce gibi problemleri olanlar gibi her kesimden kullanıcıların gördükleri çeşitli önemli yararlardan bazıları şunlardır: ■Genel Performansı artırır. ■A, D, E, K, H ve B-Kompleks (9 tane B Vitamini çeşidinin hepsini) Vitaminlerini içerir. C vitamini ise eser miktardadır. ■İnsan metabolizmasına çok yönlü ve olumlu tesiri olan HDA-10 içerir. ■22 farklı esansiyel aminoasit içerir. Özellikle büyüme çağında olanlar, sporcular, performanslı yaşam sürmek isteyenler için önemli bir katkıdır. ■Hastalıklara karşı direnci artırıcıdır. Kansere karşı koruyucu antioksidan özelliğe sahiptir. ■Kanserle savaşımda çok önemli bir destektir. ■Kalp-Damar Sistemini güçlendirir. Cerrahi müdahale geçirmiş olanlar ile kalp hastalıklarından dolayı tedavi görenlere küçük dozlar kullanmaları şartıyla tavsiye edilir. ■Damarları açar, damar tıkanıklığını önler. ■Hipertansiyona faydalıdır. Hipertansiyonu olanlar ilk kullanmalarında küçük dozlarla başlayıp tedricen ideal miktarlara artırırlar. ■Hafızayı güçlendirir. Unutkanlığı giderir. ■Alzheimer ile mücadelede etkin bir destektir. ■Bağışıklık sistemini güçlendirir. ■Diyabetlere: Arı sütünün, B3, niasin ve biyotin içermesi, kandaki şeker seviyesinin kontrolüne yardımcı olur. ■Doğal ve güçlü antidepresandır. ■Hücrelerin yenilenmesini hızlandırır ve tetikler, böylece yaşamın tazelenmesini getirir. ■Deri problemlerini gidericidir. Teni güçlendirir ve görünümünü taze tutar. ■Dengeleyicidir; hareketli ve performanslı yaşama ve egzersize metabolik motivasyon sağlar. ■ Anne karnından büyüme çağına zihinsel gelişime önemli katkı sağlar. ■ Zindelik vericidir. ■Yoğun antibiyotik kullanıcılarını destekleyici besin olarak takviye eder. ■Hastalara rahatlatıcı etki verir. ■Sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır ve hızlandırır. Kabızlığı önler. Reflü ve ülser rahatsızlıklarında rahatlatıcı etkisi vardır. ■Alerjilere: içerdiği aminoasitlerden glutamik asit alerjik insanları rahatlatıyor. ■Fizik kondisyonu artırır ve korur. ■Uzun süreli idmanlar için önemli bir destektir. ■Antibakteriyaldir. ■Sperm sayı ve kalitesinin artışının sağlar, böylece çocuk sahibi olmayı kolaylaştırır. ■Uyku düzensizliğini giderir. ■Adale ve kas arızalarının giderilmesine katkı sağlar. ■Kollestrol seviyesini kontrol altında tutar. ■Kemoterapi ve Radyoterapinin güçlü yan etkilerine karşı beden direncini artırır. ■Tanımlanamayan, taklidi yapılamayan ancak olumlu olağanüstü etkileri gözlenen bazı içeriklere sahiptir. ■Sırt Ağrısı: Siyatik, lumbago ve disk rahatsızlıklarına faydalı. Çünkü kasları gevşetiyor, yorgunluğu azaltıyor ve kişinin kendini daha zinde hissetmesini sağlıyor. ■Sporcuların ayak ağrılarına çözüm: Özellikle uzun süren antrenmanlardan sonra ayaklarda özellikle tenlerde yaşanan, tahriş veya deri hastalıklarına iyi gelir. İçinde bulunan echinacea ve hydroxydecanoic asitin bu tür sorunlara çok iyi geldiği araştırmalar ışığında tespit edilmiş. ■Akne ve Sivilceler: İçinde bulunan sülfür, fosfor, biyotin, B vitamini, yine içeriğindeki diğer enzimlerle birlikte, hormonlarda düzelmeyi sağlıyor ve sivilcelerden kurtulmak kolaylaşıyor. Tamamen doğadan yararlanarak iyileşmek isteyenler için ideal. ■Saç dökülmesi: kullanılan şampuana yüzde 3-5 oranında katılıp düzenli ve günlük kullanımında saç dökülmesini yüzde 80 oranında azalttığı gözlenmiştir. ■Ten güzelliği: Ağız yoluyla tüketildiğinde de ten sağlığına faydalı olan Arı sütü bulunduğu ortamı kurumaktan koruyup nemli tuttuğundan vücut şampuanına katılacak yüzde 1-2 oranında arı sütüyle nemli ve parlak bir cilde sahip olunur. Arı sütünün yararlarıyla ilgili sıralama tanıklıklar bölümünün altından devam etmektedir.